Haberler


Şemdinli böyle çatışma görmedi

Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde 23 Temmuz’dan bu yana süren çatışmalar ile ilgili konuşan Belediye Başkanı BDP’li Sedat Töre ilk kez mevzi çatışmasına tanık olduklarını söyledi.

Güncelleme:08 Ağustos 2012 15:18

Töre, PKK’nın 1984’te ilk eylemi ilçeye yönelik gerçekleştirdiğini, halkın bugüne kadar çok çatışmaya tanık olduğunu belirtti.


Teröristler, karakol saldırılarına böyle geliyor

Amerika’nın Sesi Kürtçe Bölümü’nün sorularını yanıtlayan  Töre, terör örgütü PKK’ya karşı devam eden askeri operasyonlar nedeniyle yörede bazı köylerin boşaltıldığını öne sürdü. Töre, Şemdinli semalarından dün sabah geçen savaş uçaklarının çatışma bölgesine yöneldiğini anlatırken şöyle dedi:

"Çatışma bölgesi 500 kilometrekareye yakın bir alan diyebiliriz. Bu alanda 11-12 köy var. Şu anda köylerdeki 50-60 hanede oturanlar Şemdinli ilçe merkezindeki bulunan akrabalarına yerleşmiş durumda. Diğer kısmı da çatışma bölgesine daha uzak köylere yerleşmiş.  Genel itibariyle ilçe merkezine giriş-çıkışta bir problem yok. Fakat ilçe merkezinin 1 kilometre güneyindeki çatışma alanına giriş- çıkış tamamen yasak. BDP ve CHP heyetleri de geldi, çatışma bölgesine girip incelemelerde bulunmak istedi. Çatışmaların sürdüğünden güvenlik güçlerince engellendiler."

TERÖRİSTLER SALDIRILARA BÖYLE GELİYOR

Şemdinli Belediye Başkanı Sedat Töre, Şemdinli’nin 15 Ağustos 1984 tarihinde PKK’nın ilk silahlı saldırısını gerçekleştirdiği yer olarak bilindiğini hatırlatırken, şöyle devam etti:

"Bu anlamda Şemdinli halkı birçok çatışmaya tanıklık etmiştir. Fakat bu son çatışma özellikle halkı kaygılandırıyor. Bu çatışmanın özellikle 15 güne yayılması ve çok büyük bir alana dağıldı. Şemdinli böyle bir çatışma görmedi diyebiliriz. Bu anlamda askeri literatürde bu nedir, ne değildir bilmiyoruz. Fakat karşılıklı mevzi alma suretiyle çatışmalar yapılıyor. Böylesi bir savaş durumuna benzer bir durum var. Bu anlamda ilk kez gördüğümüz bir çatışma türü ve hala da devam ediyor, ne kadar süreceğine ilişkin resmi makamlar da bir açıklama yapamıyor. Şemdinli Kaymakamlığı’nın muhtarlıklara yaptığı beyanat var. Bunun en az 5 gün daha süreceği köye gidişlere 5 gün daha izin veremeyecekleri yönünde beyanatları var. Bu çatışmanın en belirgin özelliği bu diyebiliriz."





Kaçırılan askerin ağabeyi PKK'lı çıktı

Diyarbakır’da PKK'lı teröristlerin kaçırdığı 3 askerden biri olan Reşat Çeçan'ın ağabeyinin yıllar önce PKK'nın dağ kadrosuna katıldığı ortaya çıktı.

Güncelleme:08 Ağustos 2012 16:00

Diyarbakır'ın Lice İlçesi yakınlarında yol kesen PKK'lıların kaçırdığı 3 askerden biri olan Reşat Çeçan'ın ağabeyinin yıllar önce PKK'nın dağ kadrosuna katıldığı ortaya çıktı.

Reşat Çeçan'ın babası Cemal ile annesi Fatma Çeçan, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Diyarbakır şubesine başvurup, oğullarının serbest bırakılması için yardım istedi.

 

Dernek yetkilileri ve Çeçan'ın anne ve babası, diğer oğullarının PKK'da olduğunu doğrulayarak, ne zaman katıldığı konusunda bilgi vermedi.

Mazlum-Der Diyarbakır Şube Sekreteri Nurettin Bozkurt, PKK'lıların yaptığı kaçırma eyleminin kişinin can güvenliğini ve seyahat özgürlüğünü sınırlayan bir eylem olduğunu söyledi.

'ANNELER AĞLAMASIN' 

Kaçırılan askerin annesi Fatma Çeçan, oğlunun kaçırıldığını televizyon haberlerinden duyduğunu belirterek, "Bu kavgalar dursun, barış olsun, anneler ağlamasın. Barış istiyorum. Bize hükümet haber vermedi. Oğlumuzun kaçırıldığını 48 saat sonra haberlerden öğrendik. Bu malum günde Allah için, peygamber için barış olsun bu kan dursun" dedi.

Gözyaşları döken baba Cemal Çeçan, "Zaten ciğerim yandı. Bu barış olsun bayramdan önce oğlumu göreyim. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı sesimizi duysun. 48 saattir oğlumuzu götürmüşler ve bize haber vermemişler. 48 saat sonra Viranşehir'de sağdan soldan gelen haberlerle oğlumun kaçırıldığını öğrendim. Amacımız kan dökülmesin, analar ağlamasın bunu istiyoruz" dedi.



 

Ünlü yazar intihar etti!

Turizmci Yazar Kemal Suman(70), Uskumruköy'deki evinin yakınında bulunan boş arazide saat 10.00 sıralarında ölü bulundu.

Güncelleme:08 Ağustos 2012 14:24

 

Silah sesini duyan Suman'ın komşuları ve bahçıvanı olay yerine gidince Suman'ın kanlar içinde yerde yattığını gördü. Durumu jandarmaya bildiren komşuları 112 acil servisten de yardım istedi. Olay yerine giden sağlık görevlileri Suman'ın hayatını kaybettiğini belirledi.

NOT BIRAKMIŞ


 

Jandarma ekipleri olay yerinde yaptıkları incelemede Suman'ın sağ elinde bir tabanca olduğunu ve 'Dayanacak gücüm kalmadı' yazılı bir not kağıdının bulunduğunu belirledi. Suman'ın öldüğünü duyan yakınları olay yerine geldi.

Jandarma'nın olay yerindeki incelemesi devam ediyor. Jandarma, Suman'ın intihar ettiğini belirtse de cinayet ihtimali de değerlendiriliyor.

 

KEMAL SUMAN KİMDİR?

Bir devlet memurunun oğlu olan Kemal Suman, 1942 yılında Bergama’da dünyaya geldi. İlkokulu bitirene kadar, ödünsüz çalışmak suçundan bir yerden diğerine sürülen babasıyla tüm Anadolu’yu dolaştı. Galatasaray Lisesi’ni 1954-1964 yılları arasında doya doya okuyarak bitirdi. Daha sonra girdiği Diş Hekimliği Fakültesi’ni, hocalarının hışmına uğrayınca üçüncü yılda terk edip, Galatasaray İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne geçti. Burayı zamanında bitirdi ve 117. Dönem Yedek Subayı olarak askerlik görevini tamamladı. Yükseköğrenim yıllarında başladığı rehberlik mesleğine günümüze kadar devam etti. Turizm sektörünün dev isimlerinden Net Turizm şirketinin ilk kurucularından biri olarak, bu şirketin Yönetim Kurulu II. Başkanlığını kuruluşundan 1979 yılına dek, Retur Turizm A.ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığını ise 1975 yılından bugüne kadar aralıksız tam 26 yıl sürdürdü. Son olarak 2001 yılının en kaliteli seyahat acentesi seçilen Retur adına 2001 Skalite ödülünü almaya hak kazandı. Resim sanatçısı Selva Suman’la evli olan yazarın Defne ve Selim adlarında iki çocuğu var. Antik Dekor, Tombak, Collection gibi antika, sanat ve Pleasure, Tirebouchon gibi şarap konulu dergilerde koleksiyon yazıları yazdı.



 

3 yaşındaki oğlu ile neredeyse aynı boyda

Zonguldak'ın Devrek İlçesi'nde oturan 1 metre 10 santim boyunda 42 yaşındaki Reyhan Yukarıbaş'ın oğlu 3 yaşındaki Berat Kadir Yukarıbaş'ın boyu annesine yetişti.

Güncelleme:08 Ağustos 2012 15:45

Kendisi gibi kısa boylu olmasından endişe ederek bebeğini aldırmak isteyen, ancak hamileliğinin ilerlemesi nedeniyle doktorun kürtaj yapmadığı Yukarıbaş, "İyiki onu dünyaya getirmişim. Çok mutluyum" dedi.

Videoyu izlemek için tıklayın...

Devrek'te, kendisine ait baston atölyesinde baston ustası olarak çalışan Reyhan Yukarıbaş, kamyonetiyle sebze-meyve satmak için ilçeye gelen evli K.S. ile tanıştı. 5 yıl işlettiği baston atölyesini kapatan Yukarıbaş, K.S. ile onun memleketi Çankırı'ya kaçtı. Bir süre sonra hamile olduğunu öğrenen Yukarıbaş, K.S.'nin eşine dönmesi üzerine yeniden memleketi Devrek'e geldi. Kendisi gibi kısa boylu olmasından endişe ettiği bebeğini aldırmak isteyen, ancak hamileliğinin ilerlemesi nedeniyle doktorun kürtaj yapmadığı Yukarıbaş, 3 yıl önce Ankara'da özel bir hastanede sezeryanle doğum yaptı.

Yukarıbaş, yaklaşık 3 kilo olarak dünyaya gelen oğluna Berat Kadir adını verdi. Yukarıbaş'ın, kendisi gibi olmasından korktuğu Berat Kadir, henüz 3 yaşında olmasına rağmen annesinin boyuna yetişti.

Ölen babasının 200 liralık emekli maaşının yanında, oğlu için de 300 liralık bakım ücreti alan Yukarıbaş, oğlu ile tek başına bir eve yerleşti. Çeşitli yardım derneklerinin yanında, komşularının da desteği ile ev eşyalarını tamamlayan Yukarıbaş, oğlunu önümüzdeki günlerde 3'üncü yaş gününde sünnet ettirecek olmanın heyecanını yaşıyor.

Hamile kalacağına bile inanmadığını anlatan Reyhan Yukarıbaş, "Olmayacağını düşünüyordum. Hamile olduğumu öğrendiğimde yıkıma uğradım. Aslında anne olmak istiyordum. Ama çocuğumun benim gibi olmasından korktum. Önce düşük yapmak için ilaçlar kullandım. Sonra doktora gidip aldırmak istedim. Hamilelik ilerlediği için doktor almadı" dedi.

Sezeryanle doğum yaptığını, hastanede gözünü açtığında bebeğini yanında göremediğini belirten Yukarıbaş, şöyle devam etti:

"Bebeğimi 'öldü' diyecekler diye soramadım. Sonra cesaretimi toplayıp sordum. 'Bebek süper, hiçbir şeyi yok' dediler. 3 kiloya yakın doğdu. Hamileliğim sırasındaki korkularım boşaymış. Yaşıtlarına göre çok iyi. Şimdiden benim boyuma geldi. Sokaklarda dolaşırken, 'Oğlun senin kadar olmuş' diyorlar. İlk görenler şaşırıyor. Ben bu saatten sonra boy atmam. Ama o büyüyecek, okula gidecek, askere gidecek inşallah. İyi ki onu dünyaya getirmişim. Yaşadığım kötü günleri oğlumla atlattım. Yeniden dünyaya döndüm. Çok mutluyum."

Kirada oturduğunu belirten Reyhan Yukarıbaş, "Tek isteğim oğlumla kendimize ait bir evimizin olması" dedi.

DHA




 

Dokuzlu Zayıflama Çayı İle 5 Ayda 35 Kilo!

5 ayda tam 35 kilo verebilmeniz artık mümkün.

Güncelleme:03 Temmuz 2012 19:14

Saba Tümer'in programına konuk olan uzmanlar dokuzlu bitki çayını kullanarak 5 ayda tam 35 kilo verdiren formülü açıkladı.

Bugüne kadar bu dokuzlu zayıflama çayı ile kilo vermeyen birine rastlamadım diyen uzmanlar özellikle iki ama zor bulunan bitkiyi açıkladı. Cinnema ve Barut Ağacı. Cinnema, Hindistan'da yetişen ve şeker emilimini azaltan bir bitki zayıflamada büyük bir rolü var.İçtikten sonra uzun bir süre tatlı isteğini ortadan kaldırıyor. Barut ağacı ise dünyadaki en güçlü bağırsak çalıştırıcı olarak biliniyor. Fakat neredeyse yok denecek kadar az miktarda bulunuyor.

Ramazan Ayı Kullanımı: Ramazan ayında, sahurdan önce ve iftardan sonra kullanabiliyorsunuz. Sahurda içeceğiniz bir bardak dokuzlu çay ile gün içerisinde hem zinde kalacak hemde tok olacaksınız. İftardan sonra içilecek dokuzlu çay ile yediklerinizin yağa dönüşmeden parçalanmasını sağlayacaksınız. (Resmi Web Siteden alıntıdır)

Uzmanlar "Burada dikkat edilmesi gereken husus Barut Ağacı kabuğudur. Çam ağacı kabukları ve tarçın kabukları, kötü niyetli kişiler tarafından barut ağacı niyetine satılıyor. Buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Çam ağacı kabuklarının çok faydası var fakat bu formül ile hiç bir alakası yoktur.” şeklinde açıklama da bulunuyor.

İşte o mucizevî Dokuzlu Zayıflama Çayı içeriği;
Cinnema: Hindistan'da yetişen bir bitki türüdür. Şeker emilimini azaltır. Vücuttaki kanı temizler ve vücuda enerji verir.
Barut Ağacı: Dışı ince kırmızı Karadeniz'de yetişen dünyadaki en güçlü bağırsak çalıştırıcıdır.
Mate: İştahı kapatır. İçerisinde matein maddesi uyarıcıdır. Fakat çarpıntı yapmaz. Doğal bir enerji kaynağıdır.
Çoban Çökerten: Kalp ve Damar sağlığına iyi gelir. Vücut enerjisini ve dayanıklılığı arttırır.
Yeşil Çay: Çok güçlü bir antioksidandır. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
Sinirli Ot: Kanı, Akciğer ve Mideyi temizleyen en önemli bitkidir.
Biberiye: Yağ yakıcı ve hazım kolaylaştırıcı bir bitkidir. Güçlü bir antioksidandır. Vücutta biriken toksinlerin atılmasını sağlar.
Funda Yaprağı: Ödem arttırıcıdır. Vücuttaki depo yağların enerjiye dönüşmesine yardımcıdır. 
Bilye Kekik: Hazmı kolaylaştırır. Sindirim sisteminin, mide ve bağırsakların çalışmasını sağlar.

Bu bitki karışımına nasıl sahip olabilirim diyorsanız www.dokuzlucay.com adresini ziyaret edebilirsiniz.


 

Bakan karakolların neden bitmediğini açıkladı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, ”Karakolların yapılması noktasında herhangi bir geri adım atmanın söz konusu olmadığını söyledi.

Güncelleme:08 Ağustos 2012 14:45

Erdoğan Bayraktar, "arazi şartlarından, yoldan, birtakım diğer sebeplerden dolayı aksamalar var” dedi.

Bakan Bayraktar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki karakolların yapımına ilişkin sorularını yanıtladı.

TOKİ’nin 2008 yılında Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı ile karakolların yapımı için protokoller yaptığını hatırlatan Bayraktar, protokoller kapsamında ilk etapta Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı 44, Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı 118 karakolun yapılmasının üstlenildiğini bildirdi.

Bayraktar, ”Yani 162 karakol. Bu karakollardan bugüne kadar 98 adedi bitirilip teslim edildi. Orada karakolların yapılması noktasında herhangi bir geri adım atma söz konusu değil, ama arazi şartlarından, yoldan, birtakım diğer sebeplerden dolayı aksamalar var” dedi.

TOKİ’nin karakol yapımında başarılı olması üzerine Milli Savunma Bakanlığı’ndan ilave taleplerin geldiğini belirten Bayraktar, bu sayının 243’e çıktığını ve bunların ihalelerinin süratle yapıldığını, inşaatlarının devam ettiğini açıkladı.

-”Kibrit kutusu yapmıyoruz”-

Şu anda Jandarma Genel Komutanlığı’nın 157, Milli Savunma Bakanlığı’nın 86 karakol ihalesinin yapıldığını dile getiren Bayraktar, 243 karakoldan 98’inin bitirilip teslim edildiğini söyledi.

Bayraktar, ”Kolay bir iş değil bu. Hem teknoloji gerektiren hem de oradaki yerel şartlar, arazi şartları nedeniyle zor yapılan bir inşaat. Müteahhitler de orada gidip fedakar şekilde çalışıyorlar. TOKİ’nin elemanları çalışıyor, Genelkurmay’ın, Jandarma Genel Komutanlığı’nın elemanları yardımcı oluyor. İnşaatlarımız sürüyor. Bu hemen bugünden yarına olacak iş değil ki. Kibrit kutusu yapmıyoruz, karakol yapıyoruz” diye konuştu.

Bayraktar, inşaatların zor şartlar altında da olsa gayet iyi yürüdüğünü, en zor yerlere de gittiklerini vurguladı.

-İnce’nin suç duyurusu-

Bakan Bayraktar, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin, ”görevi ihmal ettiği iddiasıyla hakkında yaptığı suç duyurusunun” sorulması üzerine de ”Bunlar bizim, bu ülkenin 74.5 milyon insanın milli meselesi. Bizim içimiz kan ağlarken, yüreğimiz, ciğerimiz yanarken bu konuları bu şekilde dile getirmek... Burada ülkemizin konumu belli, Genelkurmayımızın, jandarmanın, polisin, bizlerin çalışması ortada. Her şey gün gibi açık. Çalışmalar, inşaatlar ortada. Onun için fazla bir şey söylemiyorum” diye konuştu.

”Yapılan yeni karakollarla” ilgili soruya da Bayraktar, ”Yeni karakollar çok güvenli olduğu için saldırı olamıyor. 98 karakol bitirildi teslim edildi. Bunların hepsinin yeri belli” yanıtını verdi.


 

Takvim
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol